25 Aralık 2011 Pazar

Osmanlı Nasıl Severdi?

Lady Montaguen İngiltere’den arkadaşına mektup:

16.Mart.1718
“Nihayet bana yerine getirebileceğim bir görev verdiniz. Fakat bunun sandığınız kadar kolay bir iş olmadığını da söylemeliyim. Eğer başka yabancılara nisbetle daha meraklı olmasaydım yine reddetmek zorunda kalacaktım. İstediğiniz ‘aşk mektubunu’ elde ettim. Küçük br kutu içindedir. Onu size, bu mektubumla birlikte gelecek olan Symriniote gemisinin kaptanına veriyorum. Tercümesi de aşağıdadır.

Torbadan çekeceğiniz ilk parça küçük br inci olacaktır. Bunu şu şekilde manalandırın: İnci, sensin güzellerin genci…”

Lady bundan sonra sevgiliye gönderilen objelerin ne manaya geldiğini sıralar:

Pul, Derdime derman bul.
Kağat(Kâğıt), bayılırım saat saat.
Sabun, derdinden oldum zebun.
Gül, ben ağlarım, sen gül.
Çuha, üstüne bulunmaz baha.
Tarçın, sen gel, ben çekeyim senin harcın.
Sırma, gözünü benden ayırma.
Saç, başımasın taç.
Tel, ölüyorum tez gel.

ve devam ediyor “görüyorsunuz bunlar şirler şeklinde… Türklerde böyle bir milyondan fazla mısra var. Bir renk, bir çiçek, bir ot, bir meyva, bir taş parçası, bir tüy yoktur ki, kendine has bir anlamı ve mısrası olmasın.

Geçmişe Mazi Derler/Ahmet Sarbay
S.87

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder