25 Aralık 2011 Pazar

Edison’un İtirafı

  Edison’un en yakın mesâi arkadaşı olan Martin Andre Rosonoff şu hatırayı anlatıyor:
  “Bir gün laboratuvara girince, Edison’un kendisinden geçmiş çok dalgın bir halde hiç kımıldamadan elinde tuttuğu bir kaba baktığını gördüm.Yüzünde büyük bir hayret, bir hürmet, takdir ve ta’zim ifadesi vardı. Yanına tam yaklaşıncaya kadar, geldiğimin farkına varmadı. Sonra beni yanında görünce, elindeki kabı bana gösterdi. Kab, civa ile doluydu.

 Bana “şuna bak!” dedi. “Bu ne muazzam bir eserdir. Sen civanın hârikulade bir şey olduğuna inanır mısın?”
 Ben; “civa, hakikaten hayrete değer bir maddedir.” diye cevap verdim. Edison konuşurken sesi titriyordu. Bana;
 “Ben civaya bakınca bunu yaratanın büyüklüğüne hayran oluyorum. Buna ne türlü hassalar vermiş? Bunları düşündükçe aklım başımdan gidiyor.” diye mırıldandıktan sonra tekrar bana döndü;
 “Dünyadaki bütün insanlar bana hayrandır. Benim yaptığım bir çok keşifleri, bir çok yeni buluşları birer hârika, birer başarı sanıyorlar. Beni insan üstü bir varlık gibi görmek istiyorlar. Halbuki ne büyük yanlış! Ben, beş para bile etmeyen bir bulucuyum. Benim buluşlarım esâsen dünyâda bulunan, fakat, o zamana kadar insanların görmedikleri büyük hârikaların ancak ufacık bir kısmını meydana çıkarmaktan ibarettir. ‘Bunu ben yaptım!’ diyen bir insan, ancak en büyük yalancı, en büyük budaladır. İnsan, elinden hiç bir şey gelmeyen âciz bir yaratıktır. Ancak bir parça konuşabilen, biraz düşünebilen bir mahluktur. İyi düşünse, kibre kapılmaz, aksine, ne kadar boş olduğunun farkına varır.İşte bende bunları düşündükçe, ne kadar kudretsiz, ne kadar âciz,ne kadar zayıf bir yaratık olduğumu anlıyorum. Ben mûcidim ha! Asıl mûcid, asıl yaratıcı işte O’dur. Allah’dır.“dedi.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder