7 Şubat 2012 Salı

Cumhuriyet Kanunlarında İçki Yasağı

Meclis’in 23 Nisan’daki açılışının üzerinden henüz 5 ay bile geçmemiştir. Başkanlık koltuğunda ulemadan Konyalı Vehbi Efendi oturmaktadır, kürsüde ise 3 yıl sonra Topal Osman tarafından öldürülecek olan Ali Şükrü Bey hararetli nutuklara kaptırmıştır kendini…

Ali Şükrü, İslam’ın içkiyi bir ahlak ve fazilet müeyyidesi olarak yasakladığını ve ülkeyi felaketten kurtarmak için bu kanunun Meclis’ten geçmesi gerektiğini savunmaktadır. Sadece içkinin alenen alınır satılır olması değil,ülkenin gelirinin Gayri Müslimlerin cebine gitmekte oluşu da endişelendirmektedir onu. “Trabzon’da 4 Rum meyhanesi vardı.” der ve ekler acı bir dille: “Şimdi sayıları 73 oldu. Bir avuç Pontusçu rakı yapıp memleketi soyuyor, bu paralar Yunanistan’a kaçırılıyor… Rakı uğruna emlak ve akarlar bizden Rumlara, Ermenilere geçiyor. Maliye Vekili(Bakanı) tapu kayıtlarını tetkik etsin.”

Velhasıl, içki içenlere ve satanlara kaç sopa vurulacağı konusundaki müzkereleri, yasağın Müslüman olmayanları kapsayıp kapsamayacağı tartışması izler ve teklif, 14 Eylül’de nihai şeklini alır. Buna göre her türlü alkollü içki üretimi, ithali, satın alınması ve kullanılması yasaklanıyor, alenen içenler veya gizlice içip de sarhoşluğu belli olanların 50 liradan 200 liraya kadar para cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacakları hükme bağlanıyordu. Memurlar içki içerlerse hem cezalandırılacaklar, hem de memuriyetlerinden olacaklardı; üstelik bu hükümler temyiz de edilemeyecekti…

Mustafa Armağan / Küller Altında Yakın Tarih S.251-253

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder